Bist 100
8.991,6 0%
DOLAR
31,96 -0,29%
EURO
34,49 -0,2%
ALTIN
2.322,44 -0,7%

Büyük Teknoloji Şirketlerinin Finansal Hizmetlere Girişi ve Potansiyel Etkileri

Uluslararası Ödemeler Bankası BIS tarafından hazırlanan bir çalışma raporu, büyük teknoloji şirketlerinin finansal hizmetlere girişini ve potansiyel etkilerini tartışıyor. Raporda, büyük teknoloji şirketlerinin dijital veriler üzerine kurulu iş modelleri ve mobil ödeme uygulamalarının büyümesi üzerinde duruluyor. Ayrıca, bankaların büyük teknoloji şirketleriyle rekabette zayıf noktaları ve gelecekte finansal hizmetler sektörüne yönelik yeni politikaların gerekliliği vurgulanıyor.

Yayın Tarihi: 25.10.2023 21:02
Güncelleme Tarihi: 27.04.2024 17:53

Büyük Teknoloji Şirketlerinin Finansal Hizmetlere Girişi ve Potansiyel Etkileri

Uluslararası Ödemeler Bankası BIS tarafından hazırlanan bir çalışma raporu dünyanın en büyük teknoloji şirketlerinin yani moda İngilizce tabirle “big techlerin” finansal hizmetler sektörüne girişini ve potansiyel etkilerini tartışmaya açıyor.

Raporda yer alan notlara kısa kısa göz attığımızda önemli verilerle karşılaşıyoruz. Örneğin Çin’de büyük teknoloji şirketlerinin kredi pazarındaki 2020 ve 2021 yıllarındaki büyüme oranları %37 ile ticari bankaların %13’lük büyüme oranının çok üzerinde gerçekleşmiş vaziyette. Önümüzdeki yıllarda farklı finansal hizmetlerde benzer oranlarla karşılaşmamız da çok olası duruyor.

Bu güçlü büyüme ve agresif rekabet yapısının kapılarını büyük teknoloji şirketlerine açan üstünlükleri ise dijital veriler üzerine kurulu iş modellerindeki tecrübelerinde ve o veriyi işleme kabiliyetlerinde saklı. Son 5 yılda esas işi finansal ürünler olmayan ve dolayısıyla fintek olarak sınıflandırılmayan dijital hizmetler pazarındaki büyük teknoloji şirketleri tarafından geliştirilen mobil ödeme uygulamaları özellikle gelişmekte olan ülkelerin uygulama pazarlarında en az finteklerin uygulamaları kadar yüksek bir indirme oranına sahip vaziyette.

Çinli Tencent şirketinin We Bank adlı uygulaması çok geniş kapsamlı bir finansal hizmet ağına sahip. Doğu Afrika’da hakimiyet M-Pesa uygulamasıyla Vodafone’da. Kenya ziyaretimde bu uygulamanın ne kadar yaygın kullanıldığını ve çoğu yerde nakit geçmediğini bizzat deneyimleyerek anlamış oldum. Üstelik eski tip tuşlu telefonlarda da kolaylıkla kullanılıyor. Hindistan pazarında PhonePe ve Google, ABD’de Amazon, Apple, Meta ve Google gibi devler mobil ödeme ve diğer finansal hizmetler alanında ciddi pazar paylarına erişmiş vaziyette. Büyük teknoloji şirketlerinin kredi hacmi fintekleri geçti.

Bu şirketlerin diğer dijital hizmetler için zaten yaygın biçimde kullanılıyor olması ve cep telefonundan mobil uygulamasına hayatlarımızda edindikleri olmazsa olmaz konumları sayesinde dijital hizmetlerini kullanım alışkanlıklarımıza adapte etmelerini ciddi ölçüde kolaylaştırıyor. Yeni bir bankayla çalışmak tüketiciler için ciddi bir karar gibi görünürken zaten tüm bilgilerinizi sakladığınız Apple telefonunuzdan kolayca kullanabileceğiniz bir kredi kartı alıp diğer hizmetlere entegre etme kararı çok daha az kafa yorularak hızla alınabiliyor.

Raporda bankaların büyük teknoloji şirketleriyle rekabette temel zayıflığının müşterilerine yönelik erişebildikleri verilerin hesaplar ve diğer bir takım finansal ayak izleriyle sınırlı olmasından ve sundukları hizmetleri alternatif hizmetlere büyük teknoloji şirketleri gibi entegre edebilme imkanlarının bulunmamasından kaynaklandığı belirtiliyor. Büyük teknoloji şirketlerinin hizmet sundukları kullanıcılarının verileri üzerinden ortaya çıkarttığı modern çağın en acımasız iş modeline Harvard Business School’dan Prof. Dr. Shoshana Zuboff “Gözetim Kapitalizmi” adını veriyor. Türkçeye de çevrilen kitabını okumanızı şiddetle öneririm.

İşte son yıllarda bu dev teknoloji şirketlerinin faaliyet alanına eklediği finansal hizmetlerle birlikte söz konusu iş modeli nihai halini de almış oluyor. BIS raporu da tam olarak bu kaygıları odağına alarak yani gelecekte finansal hizmetler sektörüne yönelik kamu politikalarının finansal istikrar, rekabet ve veri gizliliği alanında yeni bir paradigmaya geçmesi gerektiğini vurguluyor. Henüz Türkiye’de söz konusu iş modelinin yoğun etkilerini görmemiş olmamız bankalarımız açısından da önemli bir üstünlük ortaya çıkarıyor ancak yakın zamanda rekabetin şiddetini arttıracağını beklemek yanlış olmayacaktır.