
JPMorgan, Türk Bankaları İçin Değerlendirme Raporu Yayımladı
JPMorgan, Türk bankalarıyla ilgili bir değerlendirme raporu yayımladı. Buna göre şirket özellikle uzun vadeli Türk banka tahvillleri için tavsiyesini “ağırlığını azalt”tan “nötr”e yükseltirken iki banka tahvili için ise “nötr”den “ağırlığını artır”a yükseltti.
Türk tahvillerinin, yeni kabineye piyasa dostu atamalar yapılacağı yönündeki iddiaların etkisiyle geçtiğimiz hafta güçlü performans gösterdiklerini işaret eden JPMorgan, Ancak bu atamalar ve olası politika değişiklikleri belirsiz olmaya devam ediyor. Bu nedenle banka tahvillerinde nötr e yakın duruşu seçiyoruz dedi.
PİYASADA MEHMET ŞİMŞEK SESLERİ
Banka tahvilleri cazip görünse de genel duruşumuz nötr Şirket, yaşanan son sıkıştırmalara rağmen banka tahvillerinin cazip görünmeye devam ettiğini belirtti. JPMorgan tarafından yayımlanan raporda, bankaların kıdemli tahvilleri için genel olarak nötr duruşu seçtiklerini ancak, Garanti Bankası nın 2027 ve ISCTR nin 2028 vadeli tahvilleri için ağırlığını artır tavsiyesinde bulunduklarını belirtti. Banka, Akbank ın 2025 vadeli ve 2026 vadeli, Vakıfbank ın 2026, TSKB nin 2026 ve Türk Eximbank ın 2026 tahvilleri için tavsiyesini ağırlığını azalt tan nötr e çıkardı.
GOLDMAN DAN TÜRKİYE ANALİZİ
Pozitif senaryoda döviz rezervleri ve cari denge güçlenebilir JPMorgan pozitif senaryoda piyasa dostu atamalarla birlikte olası bir para politikası değişikliğinin döviz tarafında hem yurt dışına çıkışı hem de yerel talebi düşürmesinin beklenebileceği kaydedildi. Banka, faiz yoluyla kredi sıkılaştırması, TL’nin değerinin dengeyi bulması ve düşük enerji fiyatları gibi faktörlerin cari dengeye yardımcı olacağını öngördü. Şirket, pozitif senaryoda potansiyel olarak daha baskılı geçmesi beklenen sonbahar döneminden önce döviz rezervlerinin yazın güçlenen cari denge sayesinde bir miktar toparlanmasının beklenebileceğini belirtti.
Negatif senaryoda ise yakın vadede güvensizlik kaynaklı döviz çıkışlarının yaşanacağını, cari dengedeki bozulmanın kalıcı hale geleceği ve hali hazırda düşük kaldığı gözlenen döviz girişinin hayal kırıklığı yaratacak seviyede kalarak rezerv kaybına katkıda bulunacağı öngörüldü. Bu durumun yetkililerin TL’deki dalgalanmaları kontrol etme kapasitesini sınırlayacağı ve bunun da bankaların yerel fonlamalarında dalgalanmayla sonuçlanacağı ifade edildi.