Bist 100
8.991,6 0%
DOLAR
31,96 -0,29%
EURO
34,49 -0,2%
ALTIN
2.322,44 -0,7%

Obezite ve Tip 2 Diyabet, Pankreas Kanseri Riskini Artırıyor

Araştırmalar, obezite ve tip 2 diyabete sahip kişilerin pankreas kanserine yakalanma olasılığının çok daha yüksek olduğunu ortaya çıkardı. Yüksek düzeydeki insülin seviyesi ile pankreas kanseri arasında doğrudan bir bağlantı olduğu keşfedildi. Aşırı insülin seviyeleri, pankreas asiner hücrelerini kanser öncesi hücrelere dönüştüren iltihaplanmaya yol açabiliyor. Bu bulgular, insülin reseptörlerini hedef alan yeni kanser önleme stratejileri ve tedavilerinin geliştirilmesine yardımcı olabilir.

Yayın Tarihi: 01.11.2023 14:55
Güncelleme Tarihi: 27.04.2024 17:53

Obezite ve Tip 2 Diyabet, Pankreas Kanseri Riskini Artırıyor

Araştırmalar, obezite ve tip 2 diyabete sahip kişilerin pankreas kanserine yakalanma olasılığının çok daha yüksek olduğunu ortaya çıkardı.

Kanada'da, British Columbia Üniversitesi'nden araştırmacılar, yüksek düzeydeki insülin seviyesi ile bu durum arasındaki doğrudan bir bağlantı olduğunu keşfettiler. Pankreas kanseri, sık görülen ve erken teşhis edilmemesi halinde ölümcül riski bulunan önemli bir kanser türü.

Bu nedenle nelerin bu kansere zemin hazırladığı konusunda önemli araştırmalar yapılıyor. British Columbia Üniversitesi'nde yapılan bu araştırmanın en büyük önemi, bu sonuçlar ile pankreas kanseri arasında doğrudan bir ilişki tespit edilmesiydi.

Pankreas kanseri geçmişte obezite ve tip 2 diyabetle ilişkilendirilmişti ancak araştırmacılar, araştırmadan önce bunun nedenini belirleyememişti. Fareler üzerinde yapılan yeni araştırmaya göre aşırı insülin seviyeleri, sindirim sıvıları üreten pankreas asiner hücrelerini aşırı uyarıyor. Bu aşırı uyarılma, bu hücreleri kanser öncesi hücrelere dönüştüren iltihaplanmaya yol açabiliyor.

British Columbia Üniversitesi'nde (UBC) hücresel ve fizyolojik bilimler bölümünde profesör olan Dr. James Johnson, hem obezite hem de tip 2 diyabetteki hızlı artışın yanı sıra pankreas kanseri oranlarında da endişe verici bir artış gördüklerini açıkladı.

Bu bulgular, bunun nasıl oluştuğunu anlamalarına yardımcı olduklarını belirten Johnson, insülin düzeylerini sağlıklı bir aralıkta tutmanın öneminden bahsetti. Bu durum da diyet, egzersiz ve bazı durumlarda ilaçlarla başarılabilir.

Yeni bulgular, insülinin, pankreas asiner hücrelerinin, yağ açısından zengin gıdaları parçalayan sindirim enzimlerinin üretilmesindeki fizyolojik işlevini desteklediğini gösteriyor. Bununla birlikte, yüksek seviyelerde artan etki, yanlışlıkla pankreas iltihabını ve kanser öncesi hücrelerin gelişimini teşvik edebilir.

Araştırmacılar bunun, asiner hücrelerdeki insülin reseptörlerini hedef alan yeni kanser önleme stratejileri ve tedavilerinin önünü açabileceğini öne sürüyor. UBC'de hücresel ve fizyolojik bilimler bölümünde yardımcı doçent olan kıdemli yazar Dr. Janel Kopp ise, bu çalışmanın klinik uygulamaları değiştirebileceğini belirtiyor.

Genel popülasyonda kanser riskini azaltabilecek yaşam tarzı müdahalelerinin geliştirilmesine yardımcı olacağını da vurgu yapıyor. Kopp'a göre, bu araştırma aynı zamanda pankreas kanserinin ilerlemesini önlemek veya yavaşlatmak için insülin reseptörlerini modüle eden hedefe yönelik tedavilerin yolunu da açabilir.