Bist 100
8.991,6 0%
DOLAR
31,96 -0,29%
EURO
34,49 -0,2%
ALTIN
2.322,44 -0,7%

Filistin Sorunu ve İsrail İşgali

Filistin Sorunu ve İsrail İşgali hakkında düşüncelerimi paylaştığım bir makale.

Yayın Tarihi: 30.10.2023 07:08
Güncelleme Tarihi: 27.04.2024 17:53

Filistin Sorunu ve İsrail İşgali

Filistin Sorunu ve İsrail İşgali

Çocukluk yıllarımdan bugüne kadar Filistinli çocukların İsrail askerlerine attığı taşları, İsrail’in de Filistinli çocuklara yaptığı zulmü izledim. Refah Partisi’nde siyasete girdiğimde iktidar olursak Filistinlilerin de kurtulacağı ümidi taşırdım. Benim için siyaset, ülkemdeki ve dünyadaki tüm adaletsizliğe son verme yeriydi. Bu sorumlulukla şahsi hayatımı dahi ötelemişimdir.

Bugün geldiğimiz noktada ise hiçbir şeyin değişmediğini görmüş olmak beni Filistin’in kurtuluşu için mücadele ettiğini söyleyen siyasi oluşumlara ve İslam ülkelerine karşı öfkelendiriyor. Biz neden mütemadiyen aynı şeyleri yaşama durumunda bırakılıyoruz sorusunun mantıklı bir cevabını bulamıyorum iç dünyamda. Savaş diyemeyeceğim zira bu bir savaş değil. Adeta ABD’nin 11 Eylül’de İkiz Kuleleri’nin yıkılmasını gerekçe göstererek Irak’ı işgal etmesi gibi İsrail de Hamas’ın saldırısını gerekçe göstererek Gazze’yi işgal ediyor. Şu soruyu sormak istiyorum şimdi: “Hamas 7 Ekim saldırısıyla neyi hedefledi ve bu iş kimin işine yaradı?” Lütfen biri bana bu sorunun cevabını versin.

Hayatlarını açık hava hapishanesinde geçiren çocukların, gençlerin ve kadınların kurtuluşu muydu ölmek? Dünya medyasının, başta Filistinli kadın ve çocukların olduğu sivil halkın nasıl vahşice öldürüldüğünü gösteren fotoğraf karelerini paylaşmasından bir Müslüman olarak utanç duyuyorum. Müslümanların payına her zaman acizlik düşmesinden, yöneticilerin kötü yönetiminin sorumluluğunu ise Allah’a yüklemesinden gına geldi. Hepimiz adımızı bildiğimiz gibi biliyoruz ki İsrail, acımasız ve hukuk tanımaz bir anlayışla hareket ediyor. Sadece Filistin’e karşı değil üstelik... 2010 yılında Gazze’ye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisindeki insanlarımızı uluslararası sularda acımasızca öldürmedi mi İsrail? Biz, savaşta bile değilken öldürülen insanlarımızın hakkını hukuki arenada savunabildik mi?

İsrail, dünyanın en şımarık devleti ve mazlumların ise ona dur diyebilecek sağlam bir siyasi iradeye ihtiyacı var. Geçtiğimiz gün Filistinli bir kadının feryadı vardı sosyal medyada: “Allah’ın bize yazdığı kader buysa, razıyız.” diye. Ben de bir kadın olarak feryad ediyorum; “Allah’ın Müslümanlara ne garezi var ki, İslam coğrafyasında yaşayanlara acı, gözyaşı ve ölüm dolu kader yazsın?” Adeta kader diye diye sorumluluğu Allah’a yüklüyor, kurtuluşu da ondan bekliyoruz.

Son olarak, Hamas tarafından kaçırılarak çıplak bedeni teşhir edilen Shani Louk’un giyim tarzı üzerinden Filistinlilerin ölümünü kıyaslayan hemcinslerime birkaç sözüm var. Olmadı, yakışmadı…. Bugün Filistin halkının yaşam hakkını savunduğu için dünyaca ünlü top modeller Bella ve Gigi Hadid kardeşlerin günlük kıyafetleri de Shani Louk’unkinden farklı değil. Hadid kardeşler, kariyerlerini kaybetme riskine aldırmadan Filistin halkına desteklerini açıkladılar. Onların konumunda olanlar için hiç kolay bir şey değil yaptıkları. Her türlü tehdide rağmen direnmeye devam ediyorlar. Ne yapacağız şimdi? Hadid kardeşlere “Hey, sizin günlük kıyafetleriniz Filistin halkının mücadelesine uygun değil!” mi diyeceğiz? 15 yıl önce Gazze’de Filistinlilerin evi yıkılmasın diye buldozerin önünde durarak paletlerin altında can veren ABD’li aktivist Rachel Corrie’nin “günlük kıyafeti uygun değil” diye mücadelesini görmezden mi geleceğiz?

Cumhuriyetimizin 100. Yılı Kutlu Olsun! Umarım yanı başımızda yaşananlar bizlere Cumhuriyetin değerini anlamamız ve sahip çıkmamız için ders olur. Özellikle de biz kadınlar, birbirimizi giydiklerimiz veya giymediklerimizle ilgili ötekileştirmemeliyiz. Millet olmanın bilincine varmamız için ağır şeyleri tekrar yaşamaya gerek yok. Bize özgür bir vatan bırakmak için hayatlarını feda edenlere minnet borcumuz var. Bu borcu da ancak birlik ve beraberlik içinde vatanımıza sahip çıkarak ödeyebiliriz. Bugün, yapılan programların açılışlarında önce İstiklal Marşı’nın okunması ve programın akışına göre Kur’an-ı Kerim’in daha sonra okunmasının sıradan bir “protokol sıralaması” olmadığını artık idrak etmeliyiz. Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere ecdadımızı rahmetle anıyor, milletimizin Cumhuriyet Bayramı'nı kutluyorum.