Bist 100
8.991,6 0%
DOLAR
31,96 -0,29%
EURO
34,49 -0,2%
ALTIN
2.322,44 -0,7%

Prof. Dr. Celal Şengör'den Lozan Antlaşması Hakkında Değerlendirme

Prof. Dr. Celal Şengör, Lozan Antlaşması hakkında tartışmaları değerlendirdi ve antlaşma ile ilgili komplo teorilerinin akılsız ve bilgisiz kişiler tarafından üretildiğini belirtti. Şengör, Türkiye'nin antlaşmadan önce toprak kaybetmediğini ve Kurtuluş Savaşı ile geri kazanılan bölgelerin Lausanne'da tasdik edildiğini vurguladı. Ayrıca, Türkiye'nin eğitim sisteminin ciddi bir uçurum içinde olduğunu ve bu durumun çözülmesi gerektiğini ifade etti.

Yayın Tarihi: 25.07.2023 12:11
Güncelleme Tarihi: 27.04.2024 17:53

Prof. Dr. Celal Şengör'den Lozan Antlaşması Hakkında Değerlendirme

Prof. Dr. Celal Şengör'den Lozan Antlaşması Hakkında Değerlendirme

Prof. Dr. Celal Şengör, gazeteci Fatih Altaylı'ya gönderdiği mektupta Türkiye'nin 'tapu senedi' olarak kabul edilen Lozan (Lausanne) Antlaşması'yla ilgili tartışmaları değerlendirdi. Bilhassa AKP iktidara geldiğinden beri antlaşma hakkında Türkiye'de bazı akılsız ve bilgisiz kişiler tarafından komplo teorileri üretildiğini belirten Şengör, 'Sözüm ona bu antlaşmayla 'büyük' toprak kaybına uğradığımız iddia edilmiştir. Bu antlaşmadan önce bizim olan tek bir karış toprak kaybedilmediği gibi (Musul ve Kerkük bile İngiliz, Hatay da Fransız işgali altındaydı; ama sonra Atatürk Hatay'ı da kurtardı), bizden alınan Ege Bölgesi, Güney ve Güneydoğu Bölgesi ve Doğu Anadolu'nun önemli bir kısmı Kurtuluş Savaşı ile tekrar kazanılmış ve bu kazanım Lausanne'da tasdik edilmiştir' ifadesini kullandı.

Şengör, fatihaltayli.com.tr'de yayınlanan mektubunun devamında şunları kaydetti:'Bu komplo teorilerini kim üretmiştir? 'Keşke Yunan kazansaydı' diyen deliler (ve onun tabutuna omuz veren, içinde Cumhurbaşkanımızın damadı olan bir bakanın bile olduğu siyasilerimiz), cahil ve aptallar ve tabiî kötü niyetli kişiler. Cehaletin kaynağı ise Türkiye halkının, medyayı takip edenler açısından sadece Makedonya'nın üzerinde alttan ikinci olduğu bir uluslararası raporda açıklandığı şekilde, dünyadan bîhaber olmasıdır. Yeni yapılan ve gazetelerimizde yayımlanan bir çalışmada, 15 yaş üzeri nüfûsumuzun tek bir kitap bile okumadığı ortaya çıkmıştır. Bu durumdaki bir nüfusla bir ülkede aklı başında tek bir adım demokratik yöntemlerle atılamaz. Eğitim sistemimizin son 20 yılda içine düşürüldüğü korkunç bir uçurum içinde bulunması vaziyetimizin en önemli sebebidir ama bunun tohumları daha 1946'da atılmıştır. Elimizde kalan ve Rumeli göçmenleri rahmetli dedelerimin dediği gibi, Büyük Atatürk'ün bize hediye ettiği son vatan parçasını da kaybetmek istemiyorsak bu halimize âcilen bir çare bulunmalıdır. Yoksa sonumuz Afganistan'dır. Artık aklımızı başımıza almanın zamanı gelmiştir ve hızla geçmektedir. Son bir not olarak, Dr. Canan Kaftancıoğlu Hanımefendi'nin 'Lausanne günü millî bayram olmalıdır' teklifine can-ı gönülden katıldığımı belirtmek isterim.'